Aman Ne Olacak ki?

Bir pazartesi sabahıydı hava soğuk ve hala gün aydınlanmamıştı. Alarmı erteledikçe erteledi yorganın altı sıcacıktı, ayağını dışarı atsa buz gibiydi. 

Geç kalıyordu Annesi Mehmet’i uyandırmıştı, geç kalma telaşıyla hızlıca üstünü giyinip okul yolunu tuttu. 

Lise öğrencisiydi Mehmet sessiz sakin yumuşak huylu biriydi.Sabahları erken kalkar işleyeceği derslere göz atardı. Okuluna gider, akşam ödevlerini yapar, sporuna giderdi. Çalışmak , üretim yapmaktan keyif alırdı. Arkadaşları gezmek kafa dağıtmak için çağırdığında “ siz gidin benim az işlerim var”  derdi. Sevdiği bir arkadaşı vardı Enes , Mehmet’e göre daha hareketli neşeli eğlenmeyi seven biriydi. 

Okul çıkışında Mehmet'in kolundan tutup “ Bu ne kardeşim? Kafanı dersten kaldırmıyorsun yürü gidiyoruz “ dedi. Mehmet istemese de Enes'in ısrarına dayanamayıp kabul etti; "bir kereden bir şey olmaz sürekli gitmiyorum nasıl olsa" diyerek…

Bir kafe dearkadaşlarıyla beraber sohbet  ediyorlardı. Mehmet’in yere bakan yürek yakan tarzı vardı. Kızların ilgisini çekmeyi istemese de başarmıştı. Konu sürekli Mehmet'in çalışkanlığı üzerinden gidiyordu ve içten içe Mehmet’in de hoşuna gidiyordu. 

Eve geldiğinde saat geç olmuştu. Her akşam baktığı derslerine, temize geçirdiği notlarına bakamamış ve sporuna gidememişti. 

Bir mesajlaşma grubuna almışlardı, eğlenceli geçen sohbetler oluyordu artık… Gerek okulda gerekse okul dışında eğlencelere yavaşça katılmaya başlamıştı Mehmet. Fakat hayatı, iyi gittiğini düşünse de bir şeylerden eksi vermeye başlamıştı. Derslerine olan disiplini , sabah erken kalkması,  sporu, düzenli yaşantısı yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. 

Sınavlarından gelen sonuçlar önceki sonuçlarla aynı değildi. Bir düşüş yaşıyordu farkında olmadan ama Mehmet farkında değildi. Sadece dersteki başarıları değil okul takımınında da iyiydi. Hem sınıf başkanlığı hemde okul başkanlığı yapar özel günler de sahnelere çıkar sunumu o yapardı. 



Peki neydi disiplini kaybetmesini sağlayan Mehmet’in?

Yavaş yavaş onu uzaklaştıran şey neydi? Ve neden farkında değildi? 

Kaldı ki, onun da biraz kafa dağıtmaya ihtiyacı yok muydu? 

İnsanların onu beğenmesi, ilgi göstermesi hoşuna mı gidiyordu? 

Tuzak yoksa oradan mı gelecekti? 

Mehmet'in, bulunduğu ortamlara ilgisi daha da arttı.  Sigaralı ortamlar, nargile kafeler , canlı müzik ortamlarında bulunmaya başlamıştı. Herkesin sigara içtiği ortamda o kullanmıyordu ancak bi soru yönelmişti ona: “al bi fırt çek bir kereden bir şey olmaz” 

Bir duman aldı “ öh öh öh öh” öksürmeye başladı. Etrafındakiler gülmeye başladılar Mehmet’e ve bu onun canını çok sıkmıştı.  Özenmeye başlamıştı arkadaşlarına ve yavaş yavaş o da kullanmaya başladı. 

Ders notları iyice dibe vurmuş öğretmenleri onu uyarsa da artık ne gerçeği gören, ne duyan kişiydi Mehmet… Sene sonu geldiğinde, karneler dağıtıldığında her sene takdir belgesi yanında bir de onur belgesi alan Mehmet bir travma ile karşılaştı. On birinci sınıfta kaldı , morali bozuk bir şekilde evine döndü. 

Yaz tatilini çalışarak geçirmek istedi çünkü ailesinden aldığı para isteklerine yetmiyordu. Bir hamburger firmasında çalışıyordu, maaşını alır almaz eğlencenin dibine vururdu. Ancak para çok tatlı gelmişti ona ve okula devam etmek istemiyordu. Para kazanırım istediğim şeyleri alırım kıyafet, cep telefonu, arkadaş ortamları daha rahat olurum diye özgüveni oluşmuştu. 

Yıllar geçti hala da kasiyer olarak çalışıyordu , okul arkadaşları üniversite bitirmiş hepsi zor bela bir iş sahibi olmaya başlamıştı.  Zoruna gidiyordu Mehmet’in artık , sabah mağaza aç , insanların derdini çek. Yetmedi evde sorumluluk al fatura öde kira öde,  hayal ettiğim yaşantı bu değildi diyordu. Bunalıma girmişti bulunduğu durum canını çok sıkıyordu. Bu yüzden dolayı eve gitmek istemez sabahlara kadar dışarda dururdu. Uykusuz bir şekilde işe gelir öyle çalışırdı. Yemek molasını çıktığında çekilir bir kenara uyuklamaya çalışır ancak çok fazla uyuduğu içinde müdürlerinden azarlanırdı. Bir gün müdürü karşına alıp “ Kusura bakma Mehmet seninle bu şekilde devam edemeyeceğiz, çıkışını verdik. “ dedi soğukkanlılığıyla. 

Kaynar sular aktı Mehmet’in başından aşağı. Üstünü başını giydi, dişlerini sıkıyordu, ağlamak istemiyordu. Ama çok yoğun bir duygu seli içindeydi bir sahile attı kendini kayalıkta sakin bir yerde hüngür hüngür ağlamaya başladı. 

“ Bu yaşantıyı hak edecek ne yaptım ?” Nasıl bu duruma geldim ben ? “ Tepe taklak oldu hayatım nasıl düzelticem bu durumu?”...

Yanına iki arkadaş geldi, birisi diğerine hararetli bir şeyler anlatıyordu, o da istemsizce kulak misafiri olmuştu. 

“ Bak kardeşim… İnsan başına ne geliyorsa basit olan küçümsediği için gelir. 

“ Amaaaan bir kereden bir şey olmaz “ dediğinde hayat ona “ Oyun başlasın” butonuna basar. 



E tabi hayat bu; 

Biraz aşağı biraz yukarı… 

Biraz ileri biraz geri… 

Biraz hayırlı biraz şerli…

Biraz güzel biraz çirkin…

Ama insanın tuzağı en çok sevdiği yerden gelir , ve soru çok basit gelir. İnsan o soruya bir kere yanlış cevap verdi mi,  bir sonraki sahnesinde aynı soru karşısında daha da güçsüz olur. 

Tıpkı bir kalkan gibi , her yanlış cevapta daha da zayıflar kalkanın ve hayatın tepe taklak olur da farkına varamazsın. 

Hayatta hiç bir şey için geç kalmadın.Düşman seni geç kaldın diye daha da dibe çeker. Mesele yaşadığın olaylardan bir ders çıkarıp toparlanıp hemen hayata dönmen. 

“ Bir kereden bir şey olmaz deme , ne oluyorsa bir kereden olur! “ 

Adeta şoka girmişti Mehmet , sanki arkadaşına değil de ona söylüyordu. Zihnin de bütün yaşantısını gözünün önüne geldi. Eliyle yüzünü sildi , hem zihni rahatladı hem kalbi duyduklarından. 

Geç kalmışlık kaygısı yüzünden atalet problemi yaşıdığının farkına vardı. 

Kendi kendi konuşmaya başladı ; 

“ Silkelen Mehmet silkelen ! Düşman oyununu iyi oynuyor. 

“ Basite konsantre zamanı ! “

5 Yorumlar

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

  1. Silkelen, basite disipline ol ve hemen harekete geç... elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Çok fayda veren bir yazı olmuş. Teşekkür ederim kendi adıma.

    YanıtlaSil
  3. Mükemmel basit ama çok can alıcı çok can yakıcı ama mutsuzluktan ziyade hayata tutunmak gerekli. Devamını bekliyoruz...

    YanıtlaSil
  4. Kendi seçimlerimizin problemlerini yaşıyoruz o problemin bilincine varıp bir an önce toparlanmamız gerekiyor zararın neresinden dönersek kardır.

    YanıtlaSil
  5. Basiti o kadar hafife alıyoruz ki, üzerimize başarısızlık, mutsuzluk hak düşüyor. Bunu anlayabilsek keşke.

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski