Hasan amca tabii ki de kabul etmedi. Vereceği maddenin içinde ne olduğunu bilmediğini ve yanında bedava vereceği ilaç dediği kimyasalın tüm canlıları öldüreceğini ve de pancarına da zarar vereceğini söyleyerek bu teklifi reddetti.
Hasan amcanın bir de hırslı mı hırslı, parayı çok seven ama çalışmaya pek gönlü olmayan, kahveden çıkmayan, sabah geç kalkan, akşam eve geç gelen çok sevdiği biricik oğlu Osman’ın aklına bu fikir yattı.
Babasından habersiz gizlice bu şirketle görüşmeye başladı ve tekliflerini kabul etti. Zaman ilerledikçe Hasan amcanın eşi, Osman’ın annesi Halime Hatun rahatsızlandı. Hasan Amca, o sene hastalıktan dolayı, tarlasıyla ilgilenemedi ve yıllarca bedel ödediği, rızkını çıkardığım, göz bebeğim Allah’ımızın emaneti dediği pancar tarlasını çalışkan mı çalışkan, azimli mi azimli, tuttuğunu koparan haylaz oğlu Osman’a emanet etmek zorunda kaldı.
Osman hemen kolları sıvadı ve ilk olarak bankaya gitti ve kredi çekti. Sonrasında bu şirketin vermiş olduğu ilacı ve gübreyi satın aldı. Zaman ilerledikçe, o sene tarla bir pancar verdi ki anlatılmaz, yaşanır cinstendi.
Kasabada dillerden dillere dolaşmaya başladı. 2022 yılı içerisinde, tam 5 tona yakın bir pancar ve kalite ve büyüklük bakımından da hiç böylesi olmamıştı.
Hasan amca durumdan memnundu ama hep aklında bir soru işareti vardı. Neden böyle bir ürün, tarlaya yanında ilaçla beraber verilsin ki? İkinci soru ise, Bir buğday bile hemen topraktan çıkmazken, yağmur bile bir anda oluşmazken, güneş bile hemen doğmazken; bir şeyin bu kadar hızlı büyümesi normal değil, ANORMAL bir durum olduğunu düşündü yılların çiftçisi Hasan Amca…
2022 yılında Hasan Amca’nın oğlu yıllardır kazanmadıkları parayı kazandı. Borçlar ödenmişti ve traktör değiştirildi ve kapıdaki yadigar Toros yerine hemen sıfır araba kapının önüne çekildi.
Aradan zaman geçti ve zaman gerçek olandan yanaydı. Hasan Amcamızın korkusu başına geldi. Tarlada 2023 yılı içerisinde bırakın pancarı, ot bile bitmedi. Tüm böcekler ölmüştü. Tarlanın ortasındaki armut ağacı kurudu.
Elde avuçta ne varsa tükendi. Aldıkları ne varsa satıldı ve yıllar sonra Hasan Amca evini satıp kiraya çıkmak zorunda kaldı. O güzelim gözü gibi baktığı pancar tarlasını satmak zorunda kaldı. Haylaz oğlu Osman ise, kahvede garsonluk yapmaya başladı. Anne Halime Hatun, yaşananlara dayanamadı ve vefat etti. Hasan Amca, yeniden başladığı yere geri döndü. Başkasının arazisinde, ücret karşılığı çalışmaya başladı. Oğlu Osman çok pişmandı yaşadıklarından ve yaşattıklarından…
Hasan Amca Osman’a dedi ki…
‘Emanetti… biz yürütemedik… olsun… yeniden başlarız…’
Bazen hayatta deneyimli olan kişilere önemli kararları bırakmak çok daha hayırlıdır. Başımıza olumlu ya da olumsuz ne gelirse gelsin hayata tutunmak gerekir.
İnsan çok acayiptir bu hayatta…
Deneme yanılma yapmadan öğrenmek istemez bencilliğinden dolayı. Oysaki hayattaki başarı;
Başarılı insanların hayatlarından kendi hayatımıza olumlu deneyimlerini transfer etmekten geçer.
Yaşanmış bir olayın bir daha yaşanmaması dileğiyle…
Deneyim transferi hayatı daha başarılı hale getirir.
Güzel bir yazı olmuş devamı gelir inşallah
YanıtlaSil