DOĞRU OLANI NASIL SEÇERİM?


     Ahmet, 34 yaşında evlenmeyi çok isteyen biriydi. 12 yaşından beri vakitlerini hep çocukluk arkadaşlarıyla geçirirdi. Küçüklüğünden bu yana, bütün sosyal aktivitelerine onlarla birlikte giderdi. Ahmet’in yaşı ilerledikçe ailesi de ‘’artık ne zaman evleneceksin?’’ sorusunuona daha sık sormaya başlamıştı. O ise hep geçiştirerek cevap verirdi. Ahmet aslında evlenmekten çok çekiniyordu. Arkadaşlarıyla geçirdiği vakitleri bırakıp onlardan ayrılmakistemiyordu. Bütün sosyal vakitlerini bir kişi ile geçirmek onu geriyordu.

Ahmet’in arkadaşı Mehmet bir gün çay içtikleri esnada;

- ‘’Oğlum size bir şey yleyeceğim ama nasıl açıklayacağım bilemiyorum’’ dedi.

Masadaki arkadaşları heyecanla içinde meraklanmaya başladılar. Ahmet; ‘’Ne söyleyeceksin? Heyecanlandırma bizi, hemen söyle!’’ dedi.

- ‘’Size nasıl söyleyeceğim bilemiyorum, 3 ay önce birisiyle tanıştım. Hani şu gittiğim İngilizce kursu vardı ya, orada birisiyle tanıştım. Görüşmeye başladıktan sonra çok iyi anlaşmaya başladık ve dün evlenme kararı aldık.

- ‘’3 aydır birisiyle görüşüyorsun ve şimdi evlenme kararı aldığını söylüyorsun. Biz senin en yakın arkadaşın değil miyiz? Neden en başından beri bize söylemedin?’’ dedi, Ahmet.

Mehmet, o an çok gerilmişti. En yakın arkadaşlarının sevinmesini bekliyordu. Ancakaçıkladıktan sonra masada derin bir sessizlik oluşmuştu. Mehmet; ben de bu kadar hızlı gelişeceğini beklemiyordum dese de arkadaşları içten içe ‘’bizden habersiz nasıl evlenirsin’’diye içerlemişti.

Ahmet, müsaade istedi ve masadan kalktı. Eve doğru giderken, Mehmet’e karşı olan duyguları değişmeye başlamıştı. Önce arkadaşı Mehmet ile artık daha az görüşeceğini düşündü. Daha sonra ailesinin ona da vermiş olduğu evlenme baskısını düşündü. Ahmet’in duyguları çok karışmıştı. Eve gittiğinde odasına çekildi ve düşünmeye başladı; ‘’Ben neden evlenemiyorum’’ diye.

O anda annesi odasına geldi; ‘’oğlum çok üzgün gözüküyorsun bir sıkıntın mı var?”dedi. Ahmet yaşadığı bu olayı anlattı. Annesinin, haklısın demesini beklerken, bir anda farklı bir tepki ile karşılaştı.

- Oğlum, onun da hakkı evlenmek. Neden arkadaşın açıkladığında onunla sevinmedin? Mehmet çok doğru bir şey yapmış.

Ahmet bir anda;

- ‘’Nasıl doğru bir şey yapmış! Biz onun en iyi arkadaşıydık. Bize en başından söylemesi gerekiyordu. Bütün sürecini bizimle paylaşması gerekiyordu. Biz kardeş gibi büyüdük, olmaz öyle şey” dedi.

- Oğlum, senin deneyimin az bu konuda. Eskiden kimse kimseye sevdiğini kolay kolay söyleyemezdi. Herkes evlenene kadar böyle şeyleri konuşmazdı. Böyle şeyleri konuşmak çok da hoş karşılanmazdı” diye devam etti annesi.

- Anne, o devir eskide kaldı. Biraz çağa ayak uydurmalısın. Herkes her şeyini paylaşmalı. Bunlar modern şeyler.

- Oğlum, sen yine bildiğini yapacaksın ama bu sefer anneni dinle. Hiç sıkma canını, bu sözümü da yaz bir kenara, İnsan nasibini aramak istediğinde ve o nasibi için çaba gösterdiğinde bulurmuş.Bunu sakın unutma” diye, sözlerini bitirdi.

    Ahmet, aradan çok süre geçmeden iş yerinde tanıştığı arkadaşına evlenme teklifi eder.Çok süre geçmeden de evlenirler. Uzun yıllar sonra muradına ermişti. Doğru yöntemin sadece hızlı bir şekilde karar vermek olduğunu düşünür. Fakat evlendikten sonra pek de öyle olmadığını anlar. Eşiyle sürekli kavga etmeye başlar. Arkadaşlarına ve annesine olan düşkünlüğünden eve çok geç saatte gelmektedir. Eşi ise her gün bu durumun yaşanmasından rahatsız olur. Artık dayanamazlar boşanmaya karar verirler.

İnsan hayatında karar alırken bazen deneme-yanılma yöntemini kullanabiliyor. Bir menemen yapmak deneme-yanılma ile öğrenilebilir. Birkaç denemeden sonra doğru kıvam bulunabilir. Bu yöntem denendiğinde en fazla zaman kaybedilir. Ancak insanların deneme-yanılma yaptığı konular bu kadar basit olmayabiliyor. Evlenme kararı almak çok daha önemli bir konu. Burada deneme-yanılma yöntemini seçtiğimde çok fazla risk alıyorum. İnsanın kaybı çok daha büyük olabiliyor.

    Hayatımızda yaşadığımız problemlerin çoğu sahte ile gerçek arasındaki seçimi doğru yapamamaktan kaynaklanır.

    Gerçek tutarlıdır, anlaşılabilirdir. İnsana sürekli fayda verir. Sahte olan ise anlık haz verir ve toplam da hep kaybettirir.

    Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın hayattaki amacını amaç edinmiştir. İnsan bir kez geldiği şu hayatta ne yaparsa yapsın; mutlu, başarılı, etrafındakilerle uyumlu ve kaliteli ilişkiler kurmak için yapar. İnsan bazen onu mutluluğa ve başaya türecek yolların seçiminde yanılır. Yanlış yerlerde yanlış kazançlar arar. Yanlış davranışlarla ve yanlışhamlelerle olumlu sonuçlar bekler. er varmak istediği yer ya da gideceği yola dair bir bilgisi yoksa bir bilinmez inde doğaçlama yapar. Sanki daha iyisiymiş gibi gelene şeyenlenir. Dener-yanılır, bulur-öğrenir. Her seferinde deneyerek ortaya çıkacak başalı ve başasız sonuçları bizzat zlemleyerek sonuca ulaşmayı tercih eder. Oysa hayattaki en pahalı, en zaman kaybettirici ve en rı düşük öğrenme ntemi deneme-yanılma ntemidir. Bu sebeple Deneyimsel Tasarım Öğretisi, ulaşılması istenen bir amaç ve hedef doğrultusundadeneyimselleştirilmiş öğretileri sunarak, insanın bu hayattaki nihai amacına deneme-yanılma yapmadan, en kısa yoldan ve en etkili biçimde ulaşma fırsatı sunar.

Yorum Gönder

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

Daha yeni Daha eski