Hangi Lisenin Eğitimi Daha İyi?


 Veli, İstanbul'un güzel semtlerinden birinde büyümüştü. Ailesinin maddi durumu kötü sayılmazdı. Kalitesiyle bilinen iyi bir ilkokul ve ortaokulda öğrenim görmüştü. 

İlkokuldaki notları hiçte fena değildi. Ortaokul dönemine geldiğinde ise kendini eğlenceye kaptırmıştı. Veli derslerine olan odağını kaybetmişti. Hemen her gün arkadaşlarıyla yeni programlar yapıyorlardı. Kendilerini bir aktiviteden bir diğerine atıyorlardı. Haliyle liseye giriş sınavı sonucu hiç de iç açıcı değildi. Puanla kazanılan hiçbir okulu kazanamamıştı. Şehrin dar bir sokağında bulunan düz liseye kaydedildi. Ailesi puansız alan okulları araştırmıştı. Düz liseler içinde en iyi eğitim veren okul burasıydı.

Veli ise bu liseden hiç de memnun değildi. Ortaokulda oluşturduğu tüm ortamını kaybetmişti. Liseye başladığı ilk günden itibaren ailesine şikâyette bulunuyordu. Sürekli bu liseye gidemeyeceğini söylüyordu. Ona göre bu okuldakiler hiç kafa dengi değillerdi. Onlarla sohbet etmek dahi mümkün değildi. Ortaokuldaki arkadaşlarının çoğunu aileleri özel okullara kaydetmişlerdi. Arkadaşları ona kendi liselerindeki ortamdan, katıldıkları aktivitelerden keyifle bahsediyordu. Onlarla konuştukça kendi halini daha kötü görüyordu. Veli tamamıyla haksızlığa uğradığını düşünüyordu.

Kendi lisesinde bir spor salonu bile yoktu. Oldukça eski bir bina ve dar bir bahçesi vardı. Tabiki karanlık koridorlar, loş sınıflar. Bu ortamda kendisini derslere vermesi de olanaksızdı. Bir özel okul, eğitimi için de kesinlikle faydalı olacaktı. Veli ailesini nasıl ikna edebileceğini iyi biliyordu. Çocuklarının iyi bir eğitim alması onlar için çok önemliydi.



Birkaç ay boyunca bitmek bilmeyen şikayetlerini sürdürdü. Okulun kötü bir ortamı olduğundan, iyi olanaklar sağlayamadığından bahsediyordu. Buradaki öğrencilerin kendisine hiçbir katkısı olmayacağını da ekliyordu. Ek olarak, özel okulların eğitimi oldukça kaliteliydi. Gittiği bu eski lisenin iyi bir eğitim vermesi olanaksızdı. Bu iddiasında fazlaca ısrarcıydı. Ayrıca, özel okula kaydederlerse derslerine düzenli çalışacağının sözünü veriyordu. Hatta her gün kaç saat çalışacağını yazdığı kağıdı imzalayarak babasına vermişti. Tüm bu sürecin ardından ailesini ikna etti.

Ailesi, özellikle de babası, çocuklarının eğitimini çok önemserdi. Ne olursa olsun çocuklarının okumasını isterdi. Veli lise kazanamamış da olsa okuması elzemdi sonuçta. İyi bir lisede eğitim görmeli, iyi bir üniversite kazanmalıydı. Babasının tüm çocukları için isteği buydu.

Hayatta hepimiz bir şeyler isteriz.

Hepimiz en nihayetinde başarılı olmak, hedeflerimize ulaşmak isteriz.

Maalesef her zaman doğru stratejiyi uygulamayız. Yanlış bir strateji uyguladığımızda, iyi niyetle hareket etsek dahi istemediğimiz sonuçlarla karşılaşırız.


Veli’nin babası da çocuğunun iyiliğini istiyordu. Ancak yanlış bir strateji izliyordu. Çocuğuna ne kadar iyi imkanlar sağlarsa, çocuğunun o kadar başarılı olacağını düşünüyordu.

Oysa başarıyı getiren şey imkânlar değil, kişinin ödediği bedellerdi.

Birkaç okul araştırıldıktan sonra Veli’nin ısrarıyla bir okul seçildi. Bu, ortaokuldan en yakın arkadaşının da gittiği okuldu. Artık Veli’nin yüzü okula giderken gülüyordu. Tüm arkadaşları böyle okullardayken kendisi eski bir lisede sürünemezdi.

Veli’nin suratı gülüyordu okula giderken. Ancak yıl sonu karnesi pek de gülümsemiyordu. İlk yılıydı sonuçta ona göre. Diğer yıl baştan itibaren derslerine odaklanabilecek, iyi notlar alabilecekti. Lakin diğer yıl da Veli’nin durumunda bir değişiklik yoktu. Sürekli arkadaşlarıyla programlar yapıyor, eve geç geliyordu. Ayrıca hocalarından sigara koktuğuna dair telefonlar da gelmeye başlamıştı.

Ailesi onun iyiliği için çabalamış ancak hedefine ulaşamamıştı. Veli özel okula geçtikten beri evle ilişkisi iyice kopmuştu. Anne babasıyla beraber oturmuyor, evde odasından çıkmıyordu. Zaten eve girişi çıkışı da belli değildi. Sabah okula diye çıkıyor, ancak akşam olduğunda eve dönüyordu. Her gün neden geciktiğine dair farklı bir cevap verebiliyordu. Bir gün okul takımının maçı oluyordu, bir gün arkadaşının doğum günü.

Hal ve hareketleri, tavırları hiç de olumlu gözükmüyordu.


Asabi, en ufak şeyden sinirlenen birine dönüşmüştü. Oysa birkaç sene önce hiç de böyle değildi.  Veli, gün geçtikçe ailesinden daha da uzaklaşıyordu.

Peki ne olmuştu da Veli gitgide bozulmuştu?

Veli ortaokuldaki başarısızlığının bedelini, istemediği liseye giderek ödüyordu aslında. Ancak ailesi onu özel okula kaydettiğinde iş değişti. Veli başarısızlığının, yaptığı hataların bedelini ödememiş oldu. Hatta başarısızlığı ona bir ödül olarak döndü. Lise kazanamamış olmanın acısını çekmemişti. Hatasını fark edememiş, mahcubiyetini yaşamamıştı. Toparlanmak için elinden gelen çabayı ortaya koymamıştı. Bunları yapması gerekirken o, birkaç ay içinde özele geçmişti. Adeta hak etmediği bir ödüle kavuşmuştu. Bu durum hatasını görmesini engelledi ve sorumsuzluğunu arttırdı.

Hayat böyledir işte…

İyi niyetli de olsak doğru stratejiyi bilmediğimiz zaman yanlış kararlar veririz…

Peki hayatta bize doğru stratejiyi verecek…

Bir karar vereceğimiz zaman bize yol gösterecek…

İleride “Ah be” dememizi engelleyecek…

Herkes için geçerli, evrensel değişmeyen kurallara göre hareket edebilmek nasıl olurdu?




Yorum Gönder

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

Daha yeni Daha eski