Asıl iş aile olabilmekte

        Eşinin sesi salona kadar geliyor ve Ertan’ın kulaklarını rahatsız ediyordu. Bir ses bu kadar yorabilir bir insanı diye düşündü. Ne dediğini bile anlamıyordu eşinin. Ama o söylenmeye bir başladı mı, adeta göğsüne bir öküz oturuyordu Ertan’ın. Sonuçta duymazdan gelemez miydi? Sonra mırıldandı kendi kendine. Bu sesi duymamak mümkün değil!  Halbuki ne kadar da isteyerek, severek evlenmişti. Şimdi ise evin içinde birbirlerinden kaçmak için köşe kapmaca oynuyorlardı. Artık Ertan iş çıkışlarında biraz daha fazla oyalanmaya başlamıştı. Ne kadar geç girsem eve o kadar iyi diyordu. En acısı ise cumartesi günü yarım gün çalışıp pazartesi sabahına kadar evde olmasının ona yük olmasıydı. İnsan evinden kaçar mı diye düşündü.  Bunun sıkıntısı Ertan’ı cuma akşamında rahatsız etmeye başlıyordu. Ertan defalarca hanımı ile konuşmak istedi. Ama bir türlü sorun nerede, bu çıkmaz nasıl çözülecek anlayamıyordu. Tek bildiği şey bu işin böyle devam edemeyeceği idi.


 

        Aslı sesini daha da yükselterek söyleniyordu ki Ertan’ın duyduğundan emin olmalıydı. Evet bu söylenmeler ilişkiyi düzeltmiyordu, Ertan’da küçücük bir değişiklik olmuyordu ama en azından Aslı rahatlıyordu. Bazen Ertan’ın tepkisizliği ve sessizliği onu daha da çileden çıkarıyor ve Aslı buralarda bel altı vurmaya başlıyordu. Sanki Ertan’ın canı yandıkça kendi canı soğuyor gibi hissediyordu. Kimi zaman Aslı evde tek başına otururken nasıl bu hale geldik diye düşünüyor, işin içinden çıkamıyordu! Çok sevmişti Ertan’ı. Eğer bir beyaz atlı prens var ise bu Aslı için Ertan’dan başkası değildi. Her saniye onu düşündüğünü anımsadı. İstemeye geldikleri zaman ne heyecanlanmıştı. Babası Aslı’yı istediklerinde bir es vermiş, cevabı bir kaç saniye geciktirmişti. Gülümsedi Aslı. O birkaç saniye ona ne uzun gelmişti. Ama şimdi saat 17.30 oldu mu içine bir sıkıntı oluşuyordu. Birazdan Ertan eve gelecekti ve bu Aslı’yı geriyordu. 

        Ertan pazar akşamı banyoya girdi. Ertesi gün iş vardı. Sonra sakallarına baktı, çok uzadığını düşündü ve toparlamak gerektiğine karar verdi. Makinesini çıkardı ve uygun uçla düzeltmeye başladı. Sakallarını ve favorilerini düzelten Ertan yüzüne baktı ve ‘yaşlandım’ diye mırıldandı.  Kolay mı dedi çektiklerim. Sabır, sabır nereye kadar dedi kendi kendine. Sonra banyoya girdi. Banyodan çıkıp kurulandıktan sonra giyinmeye başlamıştı ki Aslının ona doğru ve çok sinirli bir şekilde geldiğini gördü. Aslı yanına kadar geldi ve çok ağır hakaretler etmeye başladı yine. Ertan söylenenlere alışmıştı biraz, neyi yanlış yaptığını anlamaya çalışırken konunun sakal traşı ile ilgili olduğunu anladı. Demek ki kılları sağa sola sıçramıştı. Bunu anlamak için çaba sarf etmek zorundaydı. Bu ağır hakaret bombardımanı, tek tek saysan sayılabilir bir avuç kıl içindi. Sonra konu nasıl olduysa Ertan’ın annesine ve ablasına geldi. Aslı’nın onlar ile ilgili şikayetleri hiç bitmiyordu. Ve her kavga bir şekilde Ertan’ın ailesine geliyordu. Genelde cevap vermemeyi tercih eden Ertan bu sefer farklı davrandı. Ve o da Aslı’nın canını acıtmaya çalıştı. Bel altı aklına ne geliyor ise sıralamaya başladı. Aslı daha da çileden çıktı bu sefer. İş neredeyse fiziksel temasa varacakken Ertan odaya girdi kapıyı çarparak kapattı. Ve daha saat 20:40 iken uyumaya çalıştı. Aslı da bir süre daha söylendikten sonra sakinleşti. Ertan henüz dalamamıştı ki Aslı odaya girdi, yastığını ve battaniyesini aldı. Belli ki bu gece salonda yatacak ve Ertan’ın yanına gelmeyecekti. 


Aslı salonda ağlamaya başladı. Sesi Ertan’a gitmesin istemiyor ve içine içine ağlıyordu. Sanki Ertan onun sesini duyar ise güçsüz olduğunu düşünürdü. Bu yüzden sessizce ağladı. Sonra bu işin böyle devam edemeyeceği düşündü. Evet bu iş böyle devam edemezdi. Peki ne yapabilirim diye düşündü Aslı. Boşanmaktan başka ne yapabilirdi? İnsan o kadar çok sevdiği birine karşı şimdi bu karmaşık hisseleri nasıl hissedebiliyordu.  

Ertan yorganı başına çekti ve uyumaya çalıştı. Ama çok erken olduğundan dalamıyordu bir türlü. Düşünmeye başladı. Ayrılık terk çare gibi gözüküyordu. Boşanmalıyız. İyi ama ne oldu da biz bu durumdayız? Neden aramızdaki saygı bitti? Neden o sevgiden eser kalmadı? Artık birbirimizi görmek dahi istemiyoruz. Ne yapmalıyım?  Nasıl çıkacağım bu kısır döngüden? 

Aslı ve Ertan’ın hikayesi gibi duran bu hikâye aslında günümüzde büyük çoğunluğun hikayesi oldu. Peki gerçekten hata kimde? Aslı mı haklı yoksa Ertan mı? Ya da hatanın kendisi bir haklı aramak mı? 

Aile olmak ne demek? 

Nasıl aile olunur? 

Ben ailenin tanımını yanlış yapmışsam aile olabilir miyim?.

Her ilişki hem bir seçimdir, hem vazgeçiş. Peki o zaman ben ailem için neleri seçmeliyim, neleri feda etmeliyim?..




12 Yorumlar

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

  1. İnsan dönüp kendinde bakmalı bazen.Konuşurken karşısında olan insanın egosuna zıt konuşmaları yapmadan önce iyice düşünmeli.

    YanıtlaSil
  2. İnsan mutlu olmak için girdiği süreçlerden mutsuz olarak çıkabiliyor. Bu o insansın o sürecin gerçeğine hakim olmamasından geliyor. Aslında bir çok şeyi bildiğimizi düşünüyoruz ama gerçekten süreçlerin gerçekliğine, gereklerine, yapılması ve sakınılması gerekenlere ne kadar vakıfız? Buna bakmak gerekiyor…

    YanıtlaSil
  3. Fedakarlıklar...
    İçe atmamalar...
    Abartmamalar...
    Küçük görmemeler...
    Problem çözmeler...

    Çok büyük fedakarlıklara gerek yok, yeter ki çözüm istensin.

    YanıtlaSil
  4. Aile olabilmek o kadar önemli ki! İnsanın yoğun tempodan evine vardığında sığındı liman aile, hasta olduğunda, zorlandığında yanaştığı liman aile. Keşke aile olabilmenin önemini yeterince anlayabilseydik. Yazınız için teşekkürler kaleminize sağlık 🙏

    YanıtlaSil
  5. '' Her ilişki hem bir seçimdir, hem vazgeçiş. Peki o zaman ben ailem için neleri seçmeliyim, neleri feda etmeliyim?.. '' Peki sen nelerden vazgeçtin ailen olmak için? Çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  6. İnsan pek çok yanlışı, doğru bildiğini düşündüğü için yapıyor.. Bu yüzden sürekli aynı sorunun içinde boğuluyor..

    YanıtlaSil
  7. Dediğiniz gibi bir çok hikaye böyle aslında insanların çoğu aile olmak ne demek bilmiyor her konuda olduğu gibi evlilik konusunda da doğaçlama tiyatro karar verip evleniyor

    YanıtlaSil
  8. Çok doğru bunun gibi durumlar günümüzde evliliklerde sık karşılaştığımız durumlar. İlişkileri güçlendirmek lazım. Bunun içinde daha sabırlı ve karşıdakinin ihtiyaçlarına odaklanmak lazım…

    YanıtlaSil
  9. Gerçekten devam eden tartışmalar, kavgalar ailede huzurun kalmamasına neden oluyor. Hakikaten bunun için mi evlendik, diyor insan. Elbette bir miktar tartışma olacak... Anlaşmazlıklar olacak... Ama o sırada ne tepki verdiğimiz de önemli.. Neler söylediğimiz... Ne yaptığımız...Karşıdaki insanı anlamak, gerçekten ihtiyacını deşifre edebilmek çok kıymetli... Ve nasıl davranış değişikliği oluşturabilirim? Bu soruların cevaplarını, iletişim ve ilişkinin değişmezlerini Deneyimsel Tasarım Öğretisi eğitimlerinde buldum. Neyse ki tüm soruların, tüm sorunların bir çözümü var... Mesele doğru kapıda aramakta... Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. "Nasıl çıkacağım bu çıkmazdan?" dediğimiz yerde DTÖ verdiği stratejilerle hayatımızı kolaylaştıran bir öğretidir.

    YanıtlaSil
  11. Çok doğru, tanımı yanlış yaptıysa insanın işin içinden çıkması mümkün değil.

    YanıtlaSil
  12. Resmi nikah, kendi çocuklarımız.. Bambaşka insanlarız, önce kendimizi yetiştirmeliyiz, bireyden eş, eşlerden aile olur. Ailelerden de toplum. Başkalarının eksiğini görmek düzelmeye çalışmak nafile işe. Ben kendimi beni geliştirebilirsem okadar karşılım bulabilirim hayattan. Yazanların ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski