Kimse Beni Anlamıyor



    Kimse beni anlamıyor. Herkes yüzüme gülüyor ama karşımdakinin aslında beni
anlamadığını fark edebiliyorum. Bu yüzden de çok mutsuzum. Kendimi çaresiz hissediyorum. Dışarıdan bakınca hiç sorun yok gibi ama içeride neler oluyor bir ben biliyorum. Çok yalnızım. 

Mesela eşim...

    Beni anlamıyor. Üniversitede tanıştık. Flört dönemi, mezuniyet, iş, askerlik derken sonunda evlendik. Başlangıçta her şey yolundaydı. Beni sevdiğini hissettiriyordu. Ara sıra tartışırdık ama çekirdek mutlu aile der yuvarlanır giderdik. İşleri yoğundu, sık seyahat ederdi. İlk zamanlar aklım onda kalmazdı. Fakat bir süre sonra kiminle gittiğini, nerede kaldığını merak eder oldum. Bir gün, şirkette işe yeni başlayan kadınla seyahate gittiğini öğrendim. Biraz bozulmuştum ama çok da dert etmedim. Çünkü kocam beni aldatmazdı. Bugün bile o kadınla arasında bir şey geçti mi bilmiyorum. Bildiğim, kocamla aramızın eskisi gibi olmadığı. Aynı evi paylaşıyoruz ama aynı hayatı paylaşmıyoruz. Yazları gittiğimiz bir haftalık tatilde bile mutlu değiliz. Sırf herkes gittiği için biz de gidiyoruz. Düğünlerde, doğum günlerinde, okulda veli buluşmalarında yan yananayız, ama evde bambaşka dünyalardayız. Ne ara buraya geldik anlayamıyorum.

Konuşmayı denedim. Hem de çok denedim. Beni dinlemiyor bile. Bir ara ayrılmayı düşündüm ama çocuğumuz için idare etmeye karar verdim. Evliyiz ama evli gibi de değiliz.

Beni hiç anlamıyor.

Mesela işyerindeki müdürüm...

    O da beni anlamıyor. Bir bankada müdür yardımcısı olarak çalışıyorum. Stajla başlayan bankacılık kariyerim çapraz yükselişlerle ilerledi. İyi kazanıyorum. Ama işler çok yoğun. Çoğu gün sabahtan akşama kadar sürekli çalışıyorum. Eve dönüşüm 8'i buluyor. Çalışmayı seviyorum. Zaten bu devirde çalışmadan nasıl geçinilir ki? Çocuğumuzun özel okula gidebilmesinin tek yolu benim bu işime devam etmem. Dışarıdan bakınca çok havalı bir işim var ama aslında ben mutsuzum. Tek isteğim mesainin bir an önce bitmesi ve hemen çıkabilmek. Müdürümle konuşmayı denedim. Hatta çok denedim ama beni hiç anlamıyor.

Mesela kızım...

    Kızım 15 yaşında. Tek çocuk. Aramız eskiden iyiydi. Ergenlikle birlikte benden uzaklaştı. Hayatı telefon oldu. Tabii teknoloji iyi bir şey elbette. Ama yine de bazen onun yanlış yollara sapmasından endişeleniyorum. Konuşmayı denedim. Telefon dışında da bir hayatının olması gerektiğini defalarca anlattım ama işe yaramadı. Hayata kızgın gibi davranıyor. Okulu sevmiyor, bizim zorumuzla gidiyor. Özel bir okulda, hafta sonları da kursları var. Evde fazla olmuyor zaten.  Gerçi evdeyken de evde değil gibi. Nadiren de olsa bir yere gittiğimizde ise her şey çok iyiymiş gibi davranıyoruz. Aslında o da mutlu değil. Anlatıyorum ama olmuyor. Kızım beni hiç anlamıyor.

 

NE YAPMALIYIM?

Bu duruma düşen ilk insan ben olamam. Yani hayattan tat alamayan, sadece günleri geçiştiren ben olamam. Ne yapmalıyım derken aklıma birkaç seçenek geldi.

Dertleşmek?

Önce arkadaşlarımla konuşmayı denedim. Dertleştik. Ben anlattım, onlar anlattı, hepimiz konuştuk. Hayatın ne kadar zor olduğunu, ilişkilerin ne kadar karmaşık olduğunu anlattık. Biz iyi insanlardık ama etrafımızdakiler bizi anlamıyorlardı. Bizde sorun yoktu, çevremizde sorunlu insanlar vardı. Konuştuk, içimizi boşalttık, o an ferahladık. Sonra şikayet ettiğimiz o hayata geri döndük. Her şey bıraktığımız gibiydi. Hatta sorunlar daha da büyümüştü... 

İlaç almak?

Sıkıntılarım artınca biraz sakinleşmek için birkaç ilaç kullandım. Sonuçta hasta olunca ilaç alınır. Ben de hasta sayılırdım ve ilaç bana iyi gelirdi.

Bunlar benim sinirli halimi bastırdılar. Krize girmelerim azalsa da, hayat daha da anlamsız hale gelmeye başlamıştı.

Psikoloğa gitmek?

Bir süre sonra her şey daha da kötü oldu. Bütün ilişkilerim artık daha da bozuktu. Dışarıdan her şey güzel gözüksün diye rol yapıyordum ama artık hayat iyiceanlamsızlaşmıştı. Etrafımdaki birçok insan psikoloğa gidiyordu, ben de gideyim dedim.

Bir tanıdık aracılığı ile bir psikologdan randevu aldım. Birkaç seans görüştük. Epey anlattım. Özel hayatım, çocukluğum, ne varsa anlattım. Bilinçaltına attığım şeylerin beni bu noktaya getirdiğine karar verdik. Neyse ki benim bir hatam yoktu, çocukluğumda yaşadıklarımdan dolayı şimdi sıkıntı çekiyormuşum. Bunu anlamak beni rahatlattı. Ama hayatımda bir değişlik olmadı. Problemlerim devam etti.




ARAYIŞ...

    Bir akşam eşim erken yatmıştı. Bilgisayarı ortada duruyordu, neler yapıyormuş bir bakayım dedim. Tarayıcıda son arananlara baktım: "kimse beni anlamıyor", "çok yalnızım"... Şaşırdım ama ona belli etmedim.

Sonra kızımın telefonunu inceledim. Bütün anneler ara sıra bunu yapar zaten. Son aramalara baktım: "kimse beni anlamıyor".

İkisi üst üste denk gelince şaşırdım. Bu nasıl bir tesadüftü? Üzerine gitmeye karar verdim.

Bir gün, çocuğu rahatsızlandığı için müdürüm işten erken çıkmıştı. Banka onay sistemleri çok katı olduğundan benim hazırladığım dosyanın sadece onun bilgisayarından onaylanması mümkündü. Bana şifresini bırakmak zorunda kalmıştı. Evet, onay işlemleri sonrası onun bilgisayarını da kurcaladım. Son aramalarda tahmin edin ne çıktı: "kimse beni anlamıyor".

Çıldırmak üzereydim. Gerçekten bu hayatta kimse kimseyi anlamıyor muydu?

O hafta psikolog randevum vardı. Biraz erken gitmiştim. Beni odasına aldılar, kendisi ise diğer odada görüşme yapıyordu. Seslerini duyabiliyordum. Sekreter hanım bana çay ikram etti ve odada rahat beklemem için kapıyı kapattı. İçimdeki merak beni dürttü ve psikoloğumun bilgisayarını kurcaladım. Şok oldum. "kimse beni anlamıyor".

Ne yapacaktım? Bu hayatta amacımı nasıl bulacaktım? Psikoloğun bile kendini yalnız hissettiği bir dönemde ne yapacaktım?

GERÇEK...

    Derken bir arkadaşımın tavsiyesiyle bir seminere katıldım. Çok da bir beklentim yoktu. İlişkilerin gerçeği anlatılıyordu. Başta biraz rahatsız hissettim ama anlatılanlar çok gerçekti.

Hala kendini anlatmaya çalışıyorsan, bağ oluşmamış demekti ve benim ilişkilerim tam olarak buydu. Konuşarak, kendimi anlatmaya çalışarak aslında güç kaybettiğimi fark ettim. Artık o kadar konuşmuyorum ve işler toparlanmaya başladı. Kendimle ilgili meşguliyetim arttı ve nasıl oldu tam bilmiyorum ama eşimin bana ilgisi arttı.

Kaliteli ilişki için hedefler ortak olmalı. Bunu anladığımdan beri kime yaklaşacağımı ve kimden uzaklaşacağımı iyi seçiyorum.

Bazen hala kimse beni anlamıyor diye hissediyorum ama aslında hiçbir zaman tek olmadığımı görebiliyorum. Bu, bana hayat amacımı hatırlatıyor. Beni anlaması gereken zaten anlıyor...



10 Yorumlar

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

  1. İsteyene gerçekten çözüm var...
    Hayat bir şekilde gerçeği duyuruyor, gösteriyor, yaşatıyor...

    YanıtlaSil
  2. Çok ilginç bir yazı olmuş. Gerçekten de günümüzde herkes kendisinin normal olduğunu, sadece kendisinin problem yaşadığını ve problemin kaynağının başkaları olduğunu düşünür.
    Gerçeklere işaret eden güzel ve faydalı bir yazı olmuş.
    Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Hayatın gerçeklerini öğrenmek bir çok problemi çözmemize yarıyor. İnsan gerçekten arayıştadır. Bulduğunda bir çok sorun çözülebiliyor. Kaleminize sağlık. Teşekkürler 🙏🙏

    YanıtlaSil
  4. Anlaşılmak, karşıdakini anlamak… Çok güzel bir paylaşım, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Çağımıızın vebası….

    YanıtlaSil
  6. "Neyse ki benim bir hatam yoktu, çocukluğumda yaşadıklarımdan dolayı şimdi sıkıntı çekiyormuşum."
    Can sıkıntısı insanın şifasıdır, bu enerjiyi suçu başkasına atıp söndürmek yerine, eyleme (tövbe ve amele) dökmek niyetiyle...

    YanıtlaSil
  7. İlişkilerin gerçeğini bilmek hayatı anlamlı kılıyor.

    YanıtlaSil
  8. insan sorunun başkalarından kaynaklandığını zanneder, aslinda isine de gelir. Ve oyalanir durur ömrünün sonuna kadar...

    YanıtlaSil
  9. Bizi kimin anlamasını istediğimi önemli olan..

    YanıtlaSil
  10. Harika kimse beni anlamıyor, ama herkes anlayış bekliyor…

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski