Kalemi bastıra bastıra yazıyordu. Hırsından
akan göz yaşlarını tutamadı. Birkaç damlası sayfaya damladı. Bu sefer silerken
perişan etti kağıdı. Buna daha da çok sinirlendi.
"Herşey mi kötü olur ya.. Herşey mi?!
" Bir yandan söyleniyordu bir yandan önündeki defterine bakıyordu.
Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. İçinde dolup taşmak üzere birşeyler
var gibi.. Sandalyesinde bir müddet oturdu. Ne yapacağını da düşünmüyordu.
Aslında hiç birşey düşünmüyor, düşünemiyordu.
Masasını o dağınıklığıyla bıraktı. Biraz temiz
hava iyi gelir diye düşündü ve balkona çıktı. Demirlere dayanmış etrafı
seyrediyordu. Açık hava biraz iyi gelmişti sanki. Az önceki öfkesi biraz olsun
dinmişti.
Nicedir ara ara seyrettiği inşaat epeyce
ilerlemişti. Ustalar mola vermişti.Lahmacunlar yenmiş, bardaklarında kalan son
ayranla molalarının son dakikalarını denkleştiriyorlardı. Gözü birçoğuna
alışmıştı. Kimi başından beri oradaydı kimi çoktan ayrılmıştı. Yeni gelenler de
çok olmuştu. Zaten "iyi ustayı ara da bulasın" zamanlarıydı.
Gözünü çevrede gezdirirken inşastın avlusunda
birine takıldı. Giriş katın beton zeminine oturmuş önüne aldığı çivileri
istifliyordu. Yamuk olanları kemeriyle düzeltiyor, sonra belindeki çantanın
içine atıyordu. Bir inşaatta harcanan çivi sayısını düşününce bu yaptığı saçma
geldi ona. Ne diye düzeltirsin ki? "Zaman buna harcanır mı?.. " diye
geçiriyordu içinden. Sonra bir çivi meselesine bu kadar takılanın kendisi
olduğınu farkedince kendine güldü. Sinirlerim bozuldu diye düşündü. Ama
gözlerini alamıyordu o sahneden. Titizlikle çalışan o usta'dan. İşte yine bir
çivi çıkardı. Yamuk mu yamuk bir çiviydi bu. Bir vuruşta düzeltti adam ve
cebine koydu. Şimdi yeni bir tane daha.. Nereye varacaktı bu işin sonu acaba?
Ya da ne kadar daha sürecekti? Herşey bir yana o neden bu kadar takılmıştı bu
konuya?.. Yine derin bir nefes.. Çektiği sıkıntıları aklına geldi. "En
azından benim için sıkıntı" diyordu içinden. "Benim açımdan, benim
gözümden.. " Bir ortak payda bulmaya çalışır gibiydi zihni. Adam elinde
keseri kaldırdı ve başka bir çivinin ortasına vurdu. Neden yamulmuştu o çivi?
Ne zaman? Nasıl olmuştu da fark edilmişti?..
"Saçmalama konusunda ısrarcıyım
sanırım" dedi. Sandalyenin birine oturdu. Gözlerini boşluğa dikti. Adam
yine kemeriyle bir çiviye vurdu. Bizimki gözlerini kapattı. Nerede başlamıştı
diye bir soru belirdi zihninde. Nerede ve ne zaman?.. İpin ucu nerede kaçmıştı
elinden?.. Onunla konuşmaktan keyif almıştım acaba o zaman mıydı? Beraber
birkaç gün üst üste buluşmuştuk belki o zaman.. İçini çekti. İşlerin sarpa
sarpmasıyla onun ne ilgisi olabilirdi ki?.. Hayatına gireli bir yıl olmamışken
üstelik.
Keserin sesi soruları böldü. "Durmayacak
bu adam" diye söylenerek ayağa kalktı ama gözleri yine ona takıldı. Adam
elinde tuttuğu bir nesneyi güneşe tutarak inceledi. Ne olduğunu tam anlayamadı
ama adam onu gömlek cebine koydu. "Onunla olmaktan alfığım keyfi başka
neyden aldım ki?" Haliyle onunla görüşmek için bahaneler üretmek, işten
erken çıkmak, güne onunla başlamak ve onunla bitirmek, mesajını bekler olmak,
onla ilgili hayallere dalmak.. Tüm bunların arasında kendi hayatındaki olaylara
ilgisinin azalmış olmasını farketmemişti haliyle. İşindeki denetimi zayıflamış,
müşterilerileriyle ilişkisi eskisine nazaran bir hayli soğuk ilerliyordu. Yakın
arkadaşlarını arayıp sormaz olmuştu. Hatta bu yüzden herşeyden en son haber
alan da o oldu bir süre.. Birşeyler olmuş ve biri dışında herkes zamanın
gerisinde kalmıştı. Şimdiyse heryerden gıcırtı sesleri geliyordu kulağına.
İskeleyi tutan çiviler gevşemişti çünkü. Adam keseri kaldırıp yine yamuk bir
çiviye vurarak düzeltti. Sonra onu cebine attı. Ardından yerinden doğruldu ve
beton kalıpların olduğu tarafa doğru yürüyüp gitti.
“Zaman da kısıtlı...” dedi içinden. “Yamulttuğum
çivileri düzeltmem gerek...”
Önce bozuyoruz sonra bozuk olanla kavga ediyoruz hakikaten. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilYazarın kalamine bedeline sağlık. İnsanın niyeti çok önemli
YanıtlaSilZaman kısıtlı insan bu kısıtlı zamanı daha dikkatli daha verimli kullanabilse keske yoksa insan oyalanıp duruyor
YanıtlaSil