İnsan sınırsız haklara sahip olmak ister…
Hiç bitmeyen aşklar, para, tatiller, gülüşler…
Hayatında hiç bitmeyen hazlar ister.
Aslında tüm bunlar, insana bir paket halinde verilmiştir.
Bu paketi nasıl kullanacağının kılavuzu ile birlikte.
Ama insan aldığı birçok şeyin kılavuzunu çoğu zaman okumaz.
Demonte aldığı küçük bir dolabı yirmi dakikada yapabilecekken,
“Ben bunu yapabilirim.” der ve yirmi dakikalık işi, iki saatte bitiremez.
Hatta bazen de yanlış parçaları yanlış yerlere takar.
Bu şekilde aldığı ürünü çöpe bile çevirebilir.
Bu başarısızlığını da yine dolabı yapana yükler, yüklemek ister.
Kendi hatalarını görmez, görmek istemez.
Soru basitti oysaki; çözebilmek için kılavuzu açması yeterliydi.
Zamanını, enerjisini, parasını, aşkını, sevgisini…
Yani bakiyesini “Ben biliyorum.” dediği için fark etmeden tüketir.
En çok aldandığı yer de burasıdır.
İnsan her şeyi bildiğini sanır…
Bildiğini zannettiği, ama çoğu zaman bilemediği bir girdabın içinde…
Bir oraya bir buraya döner durur.
Somuttaki ihtiyaçları için kılavuzları okumadığı gibi;
Soyuttaki ihtiyaçlarında da kılavuza bakmak aklına gelmez.
Ona verilen kotasını tüketir de tüketir.
Yanlış yerde;
Yanlış zamanda;
Yanlış kişilerle tüketir…
Evlenmeden önce sevgi sözcükleri tüketilir;
Evlilik sonrasında söylenen sözler değersizleşir…
Bir anda tüketir kazandığı parasını;
Sonrasında aylarca belki de yıllarca sıkıntı çeker.
Önüne gelenle arkadaş olmaya çalışır;
Günün sonunda samimi arkadaş bulamaz.
Ona verilen bakiyesini hızla tüketir.
Oysaki aldığı nefesin bile bir kotası vardır.
Hiçbir işini öylesine yapmamalıdır.
Ona verilenlerin bakiyesi çok kıymetlidir.
Doğru yerde, doğru zamanda, doğru kişilerle tüketmelidir.
Sevincini, üzüntüsünü, öfkesini, azmini, bilgisini…
İlmini bile bilinçli olarak tüketmelidir.
Yediği döneri, ayranının son yudumuna kadar planlayan insan;
Aslında soyuttaki bakiyesini de planlayabilir.
İnsan cebindekinin ne kadar olduğunu bilmese de;
Nerelerde harcaması gerektiğine kendi karar verebilir.
Cebindekileri tüketip hatta başkalarına da tükettirirken;
Yetersiz kalan bakiyesine kılıf bulmanın peşine düşer.
Soyuttaki ihtiyaçlarını planlamadan kullanır,
Bittiğinde de etrafındaki kişileri suçlamaya başlar.
Ya da hayatı, en kötüsü de RABbini…
Sonra yetersizlik duygusu içinde boğuşur durur.
Oysaki hayatının sonuna kadar yetecek olan bakiye;
Cebine konularak yola çıkarılmıştı.
Yapması gereken kılavuza bir göz gezdirmekti.
Doğru yerde;
Doğru zamanda;
Doğru kişilerle tüketim nasıl yapılır?
Bunun cevabını merak etmiş olsaydı;
Cevaplar ona zaten kendiliğinden gelecekti.
Çünkü her şey, her şeyle ilişkilidir.
Bu hayatta soru varsa, cevabı da mutlaka verilir.
Bilmediğini bilen insan, doğru soruyu da sorabilir hale gelir.
Mesele doğru soruyu sorabilmek.
Bakiyemi nerede ve nasıl kullanmalıyım?
Peki RAB bana ne tavsiye ediyor?
Hayatımızın en kıymetli rehberini okumakla başlayabilir;
Sonra da cebindeki bakiyemizi yeniden gözden geçirebiliriz.
Ne de olsa bakiyesini en doğru kullanan bir elçiye sahibiz.
Deneyim transferi yapmaya ne dersiniz?
Deneme yanılma! Deneyim transferi yap…