KARİYER UĞRUNA

    


    Hedefler, daha küçük yaşlarda bir hayalle başlar. Saf, temiz düşüncelerin arasına girer. Zihnimizde kendine bir yer bulur. Bir yerlerde yuva yapar ve büyümeye başlar. Sonra da düşünce boyutundan çıkar ve bilinçaltımızda yer edinir.

Hatice daha küçük yaşlarda akademisyen olmayı kafasına koymuştu. Eğitimini kariyerini en yükseklere çıkarmak istiyordu. Nasıl oluyordu ki bu işler? Ailesinde, etrafında rol model olacak kimsesi yoktu. Bu durum şartları biraz zorlasa da mücadeleyi bırakmamakta kararlıydı.

Hatice’nin muhafazakar bir ailesi vardı. Geleneklerine sarsılmaz bir bağlılıkla bağlılardı. Hatice’nin büyük abisi, baba mesleğini eline almıştı bile. Belli bir yaşa gelince de babası emekli olmuştu. Artık işin sorumluluğu ve mesleği devam ettirme görevi abisindeydi. Gelir kapısı abisinde olduğu için evin geçimi de ondaydı. Abisi maddi ve manevi Haticeye destek olurdu. Ama Hatice’nin en önemli destekçisi tabii ki de annesiydi. “Annem ya bitaneciğim o benim.

Annesi genelde mutfaktan çıkmaya fırsat bulamazdı. Sürekli ev ahalisinin etrafında döner dururdu. Kış akşamları annelerinin mesaisi daha da fazla olurdu. Çünkü herkes yorgun argın eve geldiğinde yemekler hazırlanmış olmalıydı. Kuzineli soba cayır cayır yanmış, evi ısıtırdı. “Aman oğullarım üşümüştür.” deyip arkalarında gezerdi.

Hatice de kendine kanepe köşelerinde yer bulurdu. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. modunda derslerini çalışırdı. Ama nerde erkeklerin karnı doyduğunda sesleri yükselmeye başlardı. Hatice tabii ki de bu duruma tepkisiz kalmazdı. Gecikmeden “Sessiz olun!” diye uyarıda bulunurdu. Ama sonrası malum, soluğu soğuk odada alırdı. 

Küçük abisi; “Sen neyine bu kadar kendini kaptırıyorsun? Kız kısmı okul mu okur? Evde ev işi yap, evlenip gideceksin zaten. Sana yaptığımız masraf boşa gidecek. Bu kafayla sen çalışırsın, eşin senden geçinir.” diye serzenişte bulunurdu.

Hatice bunları duyunca kalbi kırılsa da kararından dönmeyi düşünmezdi. Bu durumlarda annesi elinde sıcak ıhlamurla hemen peşinden gelirdi. Haticeye hırkasını verir, yün patiklerini giydirirdi.

Hatice kışı soğukta arka odada ders çalışarak geçirirdi. Bu yüzden sık sık hasta olurdu. Annesi de bu duruma üzüldüğü için öğretmenine şikayet ederdi. “Çok ders çalışıp kendini kaptırıyor. Ders çalışmak için soğuk odalara gidiyor. Sonra da sürekli böyle hasta oluyor.” Hatice’nin öğretmeni bu serzenişlere şaşırırdı.

Hatice bu cenderede derslerini başarıyla geçebilmişti. Yüksek lisansı bitirdikten sonra yurtdışından tam burslu davetiye almıştı. Yazdığı bir tez için araştırma görevlisi olarak çağrılmıştı. Araştırmasını daha detaylı olarak yapmasını istemişlerdi. Sürekli araştırıyor ve tezini bitirmeye çalışıyordu. Henüz bitmeye yaklaşamamıştı bile. Tabi kariyer peşinde koşarken yaşı da bi hayli olmuştu.

Hatice teziyle meşgulken annesi aniden vefat etmişti. Bu haberi aldığında adeta yıkılmıştı. Hayatta ki en büyük destekçisi artık yoktu. İki yıldır ailesiyle yüz yüze görüşme fırsatı da olmamıştı. Tezi bitirebilmek için çok çalışıyordu. Ama henüz tez bitmese de annesinin hayatı sona ermişti.

Hatice apar topar memleketine döndü. Annesinin acısıyla birlikte geçmiş anıları hatırlamaya başladı. Abileriyle yaptığı kavgalar, annesinin ona destek olması… Babasının üniversiteyi kazandığında duyduğu gurur… Annesinden ilk kez ayrılışında duyduğu hüzün… Hatice bu anılarla birlikte bir duygu seline düşmüştü. Ailesiyle daha çok vakit geçirmesi gerektiğini düşündü. Henüz evlenmemişti, acaba annesi gibi iyi bir anne olabilecek miydi? Eğer çocuk istiyorsa, bir an önce evlenmeliydi… Zihni bu sorularla boğuşurken, akademisyen olma kararını sorgulamaya başladı.

Peki bilinçaltımızda yer edinen her şey doğru mudur? Bu hayal ve hedeflerin uygulanabilir olup olmadığını düşünüyor muyuz? İnsan hedeflerinin peşinde giderken sonuçlarına odaklanır. O hedefe varmanın getireceği başarı hazzına ulaşmak ister. Hedefine ulaştığında ki durumunu hayal eder. Onun kendisine katacağı avantajlar gözünün önünden geçer. Ama beraberinde getirdiği zorlukları ve dezavantajlarını görmek istemez.

İnsan sonuç odaklı olmaya başladığında, hırsa kapılır. Bundan dolayı sahip olduklarının kıymetini farkedemez. Ve hata yapmaya daha elverişli bir zemin hazırlamış olur.

1 Yorumlar

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

  1. Her seçim bir vazgeçiştir. Bizi gerçekten mutlu etmeli hem seçtiklerimiz hem vazgeçtiklerimiz… hayata yalnızca tek bir pencereden baktığımızda bir alanda çok başarılı olurken hayatın diğer kısımlarında çok geride kaldığımızı görebiliyoruz. Bize iyi gelecek bir denge sağlamamız gerekiyor. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski