Neyimiz Eksikti

    


    Ramazan çok küçük yaşlarda babasını kaybetmişti. Abisi ve kız kardeşi ile yetim kaldılar. Derme çatma ve üstü toprak evlerinde kıt kanaat geçinmeye çalışıyorlardı. Annesi ile birlikte ayakta durmaya çalışsalar da çok zorlanıyorlardı. Anneleri onların ihtiyaçlarınıbile karşılamakta zorlanıyordu. Tahtadan oyuncaklar yapıp oynayarak, mahalle aralarında çocuklukları geçiyordu.


Küçük yaşta annelerine destek olmaya çalışıyorlardı. Çiftliklerindeki hayvanlara bakıyorlardı. Fakat büyüdükçe dertleri de büyüyordu. Anneleri buna daha fazla dayanamadı.Yakınlarındaki evli olan bir adama 3 çocuğuyla sığınmak zorunda kaldı.

Ramazan ilkokulu bitirince, abisi ile birlikte sığındıkları evden ayrıldılar. Geride kız kardeşi ve annesini bıraktılar. Abisinin kamyon şoförlüğüne merakı vardı. Bu yüzden muavin olarak işe başladı. Ramazan zor şartlara rağmen yevmiye usulü pazarlarda çalışıyordu. Bupazarlarda çalışırken yaşadığı haksızlıklar onu daha da güçlendiriyordu. Yumuşak mizaçlı ama azimli bir çocuktu. Babasından kalan tek sözü hayal meyal hatırlıyordu;

Başkalarının mallarını gözlemeyin.”

Bu söz de onu çalışmaya sevk etti. Biriktirdiği bedeller ile pazar tezgâhı aldı ve semt pazarlarında çalışmaya başladı. Hayat arkadaşı Remziye ile de orada tanıştılar. Remziye deRamazan da zor şartlara uyum sağlayabilen insanlardı. Ramazan yetim olduğu için tüm mahalleli yardım etti ve evlendiler. Annesi ve kardeşini desteklemek için ara ara onlarıziyaret ediyorlardı. Bir yıl sonra biricikleri İsmail dünyaya geldi. Ramazan o günlerde şöyle söylerdi; ’Ben çok yokluk gördüm, çok çektim ama çocuklarım çekmesin. İsmail ailenin gözbebeği oluverdi. İsmail’e anne babası hiç kıyamadı. Günün şartlarına göre ne istediyse alınıyordu. İsmail‘e olan ilgi ve sevgi gün gün katlanıyordu. Okula bazen annesi, bazen de babası götürüp getiriyorlardı. İsmail çok sevimli, sakin bir çocuktu. Dersleri iyiydi ve öğretmeni onu seviyordu. İsmail’in bu durumu ailesinin çok hoşuna gidiyordu. Babası oğlu ile gurur duyuyordu. Ceketimi satar yine okuturum oğlumu. derdi Ramazan. Fakatortaokulun sonlarına doğru dersler kötü gitmeye başladı. Okumak da istemiyordu ama ortaokul bir şekilde bitti. Derslerine çalışmıyor çok devamsızlık yapıyordu. Ailesi İsmail çok iyiydi, öğretmeni değişince bozuldu. diyorlardı.

Babası İsmailin liseye kaydını yaptırdı. Babası onu okutmaya o kadar istekliydi ki o ne istediyse aldı. O yeter ki okusundu. İsmail bir müddet devam etti ama yine de olmadı.İsmail okulu bırakmak istiyor, gitmek istemiyordu. Ailesine göre İsmail çok çalışkandı ama öğretmenler çocuğa takmıştı. Ailesi bu duruma dayanamadı ve İsmail‘i okuldan aldı. İsmail üzülmesin diye ona bir de motor alındı. Okul okumayınca çalışması gerekiyordu. Bir akrabalarının önerisi ile sanayide çırak olarak başladı.

Çıraklığın ilk günleri

    İsmail çıraklığın ilk dönemlerinde efendiliğiyle dikkat çekiyordu. Ustası ve çevresinde sevilen ve başarılı bir çıraktı. Askerliğine yakın İsmailin arkadaş çevresi de değişmeye başladı. Ne de olsa artık kalfa olmuştu. Babası arkadaş çevresinden rahatsızdı ama bir şey söyleyemiyordu. İsmail, değişik araçlarla ve değişik insanlarla eve geliyordu. Huysuz ve laf dinlemez biri olmuştu. Anne babası ona ne öğüt verse onları tersliyordu. Babası biraz sert davranmaya çalışsa da annesi hep engel oluyordu. Bir şekilde İsmail dediğini yaptırır olmuştu. İsmail geceleri eve geç geliyordu. Babası, Çok geç geliyorsun. deyince İşler uzadı. diyordu. Bir ara Ramazan ve komşusu sohbet ediyorlardı. Komşusu: Gençler elimizden kayıyor. deyince, Ramazan iç çekti derinden. Komşusu devam etti: Sanayi çıkışında gençler pek çok olumsuzluklara başlamış. Ne olacak sonumuz. Artık uyuşturucu kullanımı bizim mahalleye kadar geldi. Bu sohbette Ramazan bir an duraksadı. Benimoğlum yapmaz. dedi içinden. Duyduğu şeylerin çok üzerinde durmadı. 

Usta olmuştu artık...

    Bir müddet sonra usta oldu İsmail. Para kazanmaya başladı. Arkadaş çevresi çoğalıyor eve geç gelmeleri artıyordu. Anne baba bu durumun içerisinden çıkamıyorlardı. Ama gece geç gelmelerinden de hiç hoşnut değillerdi. Annesi çamaşırlarını yıkarken ceplerinde tuhaf şeyler görüyordu. Babası bazen sigara kokusu alıyordu. Ancak çok ses çıkaramıyordu. Bak oğlum! Sigara me, içip pişman olmayan görmedim ben. diye güçsüz, şekilde mırıldanıyordu bazen. Aslında korkuları zaman zaman oluyordu. Ama otorite çoktan İsmaile geçmişti. Son zamanlarda giyim kuşamı da değişmişti. Ekonomik olarak da iyi gözüküyordu. Kendine fiyakalı bir araba bile aldı. Geceleri ek işler yaptığını söylüyordu. Sabaha karşı arabalar sık sık yolda kalıyordu. Bu arızalar için İsmail’i çağırıyorlardı. İsmail’in evden çıkıp gittiği zamanlar artmaya başladı.

Bir sabah çalan telefon

    Bir sabah Ramazan‘ın telefonu çaldı ve arayan kişi polisti. Oğlunuz uyuşturucu sevkiyatında yakalandı. Karakola kadar gelmeniz gerekiyor. Bu sözün üzerine telefon elinden düştü. Ramazan’ın bugüne kadar hiç polisle işi olmamıştı. Karakolda öğrendi ki arkadaşları araba yolda kaldı diye çağırmışlar. Gece orada yakalanan kişilerin tümü ceza almış. Ramazan için on sekiz yıl ceza çok ağır geldi. Ramazan ile Oğlu İsmail göz göze geldi,karakolda konuşamadı. Sadece Neyini eksik ettim oğlum?diyebilmişti.

Sahi neyini eksik etmişti ki?

Yoksa fazla mı düşkündü çocuğuna? Ramazan arkadaşına derinden bir iç çekerek süreci anlattı. Nasıl oldu da biriciği İsmail’i bu hale gelmişti. Onun kıyamadığına kıymışlardı.

Niye yaptı ki bunu?

    Aslında hiçbir şeyimiz eksik değildi. Sebepleri düşününce aklına geliverdi. Yıllarönce arkadaşı demişti ki; Çocuğunu ‘’Hayır!’’ lafını duyarak büyütürsen ileride ‘’Hayırlı’’ bir çocuğun olur. Yani çocuğunun her istediğini yapmak onu yetiştirmek değildi. Ramazan iz ve işaretleri okuyabilseydi, İsmail’i daha hayırlı yetiştirebilirdi. Çocuğunun bu duruma birdenbire gelmediğini anlamıştı. İşaretler yavaş yavaş gelmişti zaman içerisinde. Ama benim oğlum yapmaz düşüncesi işaretleri görmesine engel olmuştu.

Peki...

hayatta yaşadıklarımızın ve yaşayacaklarımızın iz ve işaretlerini gösteren bir rehber olsaydı?

İnsan, iz ve işaretleri okumanın yollarını gösteren bilgiye sahip olsaydı?

Hayatı daha öngörülü yaşamanın kapılarını açan anahtar olsaydı? 

Yorum Gönder

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

Daha yeni Daha eski