Hayat Cimri Değil

 


Koca bir kırk yıl.. Yirmi metre kare dükkan içinde eskimeyen samimiyet görüntüleri hala devam etmekte idi. Dükkan içinde eski Türk Sanat Müziği eşliğinde mis gibi kokan traş sabunu. Fokur fokur kaynayan çaydanlık , insanı dinlendiren kanarya sesileri...

İşini çok severek yapan Berber İsmail bulunduğu semtte sevilen bir esnaftı.  1980 yılında açmıştı dükkanını. Her gün sabah namazından sonra gelirdi dükkana. Kimse gelmeden o gelir dükkanını temizlerdi. Bir sözü vardı “ beni kötü berber bilsinler ama pis berber demesinler “ . Temizliğe önem veren iyi ilişkiler kurardı. Eski ustura kullanana nadir insanlardandı. Yurt dışından insanlar gelir traş olurdu da başka bir yere gitmezlerdi. Para kazanmayı değil , hizmet etmeyi çok severdi.

O keyif ile traş ederken, çırağı da meraklı gözlerle izliyordu.

‘’Acaba böyle traş edebilecek miyim ?’’ diye her izlediğinde iç geçiriyordu. Müşterileri kendi başına traş edeceğinin hayalini kuruyordu her gece.

Saç traşı bittikten sonra sakal traşına geçmişti ustası. Sıcak su istedi çırak Ahmet’ten. Sıcak suyu beklerken usturasını çıkartmış , kayışla bilemeye başlamıştı.

“ Cızt cızt “ çıkan sesten keyif alıyordu. Yeni nesil jilet takılan ustura ile değil, eski ustura ile yapardı traşını Berber İsmail.

Sakalını sabunlamaya başlamıştı müşterisinin.



Meraklı gözlerle izliyordu Ahmet, sanki kendisi sabunluyormuş gibi seyrederdi.

Meraklı olması iyiydi ancak bir an evvel sonuca ulaşmak istiyordu.

En son dayanamayıp utana sıkılına ustasına danıştı;

‘’ Usta ben ne zaman koltukta müşteri almaya başlayacağım?  ‘’

Meslekte kırk yılın vermiş olduğu derinlik ile aldı çırağını karşısına:

‘’ Her şeyin bir zamanı var oğlum.. Zamanı gelmeden önce bir meyve bile olgunlaşmıyor. Bak kış ayındayız, dışarıda ektiğimiz erik ağacı çiçek açtı. Soğuklar gelmediği için ağaç sıcaklara aldanıp meyvesini verdi. İki hafta sonra soğuklar ve kar gelecek. Bu gördüğün erikler çürüyüp gidicek. Yaz geldiğinde tekrar yeşerecekler.

Bugün seni koltuk sahibi yapsam yeteri kadar olgunluğa, beceriye sahip olmadığın için zor bir saç kesiminde öylece kalabilirsin. Sakal traşında yüz kesebilirsin. Sürekli hata yaptıkça mesleğinden soğursun.  Sen sonuçlar için yeteri kadar sebep oluştur. Taş gediğine fazla geldiğinde insanlar sana traş olmak isterler..”

Diye eklerken küçük çırak biraz duyduklarından canı sıkılsa da dinlemeye devam etti:

“Çünkü zaman, sınırlı süre içinde başlangıcı ve sonu olandır. Doğru kullanıldığında fayda sağlayan, kaybedildiğinde ise asla geri gelmeyen bir kavramdır..”

Peki, bu sınırlı süre içinde insanın kaybettikleri?

Kaybedilen onca vakit hangi sonuçları getirir?

Şimdiki zamanda yapılan seçimler geleceği belirlemez mi?

Ofisinde boş vaktinde oyun oynarken, satış için ikna edemediği müşterisi önceki zaman dilimin sonucu değil mi?

Saatlerce televizyon izlerken, oyun oynama becerisi kaybeden çocuğun sonucu değil mi şimdiki zaman?

Üniversite için hayal kurup kazanamamak,  oluşturulamayan sebeblerin sonucu değil mi?

Sosyal medyaya atılan resmin arkasına koyulan müziği seçerken, kaybedilen zaman hangi sonuçları meydana getirir?

Hayat insanın olgunluğuna göre imkan verir. Çünkü olgunluğa gelmeden gelen imkan insanı afallamasın sağlar. Bir babanın arabasına önem vermesiyle evladı aynı önemi göstermez. Ne zaman gösterir? Kendisi çabalayıp bir şeylerde fedakarlık gösterdiğinde onun kıymetini bilir.

Hayat cimri değil, sadece insanın çabasına bakar. O sonuç için yapılan her sebebin  sonucu verildiğinde değerini bilelim diye.

Gerek yorgunluğuyla alın teriyle , gerek fedakarlığıyla, gerek göz yaşıyla... Biraz bedel ister hayat o sonucu haketmek için.

Çünkü, hak edilmeyen her sonuç insan yoldan saptırır…

İnsan acelecidir. Sonuçlar da hemen olsun ister.

Aradan yıllar geçti. Çırak Ahmet, sabah yedide dükkan açar akşam sekizde temizler kapatırdı. Boş vakitlerinde arkadaşlarını traş eder, bazen de hayalinde canlandırırdı. Meselesi para kazanmak değil iyi bir berber olmaktı.

Çünkü sonuçları isteyen sebeplerden uzaklaşırdı. Öyle demişti ustası “marifetli olursan müşteriler peşinden gelir.Meselen para kazanmaksa müşterinin peşinden gitmek zorunda kalırsın.”

O da öyle yapmıştı. Çok çalışıp çok yorulup sonunda kalfa olmuştu. Berber İsmail artık yaşını almasıyla birlikte fazla dükkanda duramazdı. Ahmet alırdı müşterileri. Bir gün öğlen vakti dükkan içinde otururken Berber İsmail hayata gözlerini yumdu. Son nefesini de çırağının kollarında verdi. Artık dükkan ona kalmıştı.

Taş gediğine fazlaydı. Nasıl yetiştiyse aynı titizlikle devam ettiriyordu. Artık onun da çırakları vardı ve  insan yetiştiyordu. Ara ara nasihat eder şunları söylerdi;

 “ Müşteri velinin nimeti , siz sebebleri oluşturun o sonuçları verir… “

12 Yorumlar

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

  1. Gerçekten hak edilmeyen o sonuçta insan kalıcı olamıyor o yoldan sapmak zorunda kalıyor emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. “ Hayat cimri değil , insan çabasına bakar “ çok kalıcı oldu. Teşekkürler…

    YanıtlaSil
  3. Beni kötü berber bilsinler ama pis berber demesinler. Çok güzel bir söz. Temizlik diğer hataları kapatır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cimri olan insanın kendisi aslında. Doğar doğmaz kendisine bedava verilen hayata nankör olan tek varlık. Çok güzel bir yazı olmuş.

      Sil
  4. Hayat senin ödediğin bedellerin toplamıdır yalancı bahar misali çiçek,yanlış zamanda ele alınan usturanın bedeli ağır olur

    YanıtlaSil
  5. Hangi sonucu istiyorsak bugün onların sebebini oluşturuyoruz aslında. Bazen farketmesek de..

    YanıtlaSil
  6. Malesef hak ettiği değeri veremediğimiz, kaybedilen değerimiz usta çırak ilişkisi

    YanıtlaSil
  7. Sebebini oluşturmadığımız sonuçlar bize verilince bunun kalıcı olmadığını anlatan çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. En küçük bir bedel ödemede hemen karşılığını almak istiyoruz oysaki taş büyüdüğünde zaten o gediğe sığmayacak. Emeğinize sağlık güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  9. Kaleminize sağlık. Sebep ve sonuç ilişkisi ne kadar kıymetli, anlamak ve uygulayıcısı olmak dileğiyle

    YanıtlaSil
  10. Hayat insanın söylediklerine bakmaz yapıp ettiklerine bakar, bazen bazı sonuçlar da hırslı olsak da aslında insanın o sonuç için bedel ödemesi gerektiğini anlatan çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık..

    YanıtlaSil
  11. Zamanı gelmeden bir meyve bile olgunlaşmıyor.. insan ise hemen olsun istiyor.. kaleminize sağlık güzel bir yazı

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski