Bir Adet Gül…


 

    Yağmurlu bir akşamdı. Mahmut Amca arabasıyla trafikte mahsur kalmış, evine gitmeyi umut ediyordu. İş yorgunluğu ile tüm sinirleri gerilmişti. Bir an önce evine gidip ayaklarını uzatmanın hayalini kuruyordu. O sırada yol kenarındaki çiçekçi ile göz göze geldi. Başına gelecekleri hemen anladı. Çiçekçi, ön camdaki sileceklerle beraber bir sağa bir sola gidiyordu. “Abi, 10 liraya bir gül” diyor, Mahmut Amcayı çileden çıkarıyordu. Mahmut Amca çiçekçiden kurtulmak için gül almak zorunda kaldı.

Eve vardı. Daha kapıyı çalmadan Nejla Teyze’nin homurdanmasını duydu. Mahmut Amca’nın geldiğini anlamıştı. Mahmut Amca ayakkabısını çıkarmaya çalışırken elindeki gülü hanımına uzattı. “Al şunu, ne yemek var” deyip kapıdan içeriye doğru adım attı. Nejla Teyze dona kalmıştı. Aklına sadece iki seçenek gelmişti “Ya bu adam bir haltlar yedi ya da ben amansız bir hastalığı yakalandım.” Çünkü Mahmut Amca hanımına en son çiçeği 30 yıl önce istemeye gelirken almıştı.

Nejla Teyze olayın şokunu atlatmaya çalışırken Mahmut Amca yüksek sesle söylenmeye başladı; “Hadi hadi hanım ne yiyeceğiz, ne dikiliyorsun orada?” Çiçek almanın şokundan kurtulmaya çalışan Nejla Teyzenin bu sefer gözlerinin içi gülmeye başladı. “Dur dur daha sofra hazır değil! Bak şimdi ben sana ne sofralar hazırlayacağım?”

Mahmut Amca, hanımının mutluluğuna da, hazır olan sofrayı neden yeniden hazırlayacağına da anlam verememişti. Nejla Teyze dakikalar içinde mükellef bir sofra hazırladı. Sadece mükellef bir sofra kurmakla kalmayıp hızlıca çeşit çeşit tatlılar da yapmıştı. Mahmut Amca bir gülün insanı nasıl bu kadar sevindirebildiğini anlamaya çalışıyordu. Mahmut Amcanın çayı bitmeden yeni çay geliyordu. Nejla Teyze arkasına yastık koyuyor, masajlar yapıyordu. Mahmut Amcanın “Ben 35 senelik esnafım, 10 liraya böyle hizmet almadım. Hayatımda bu kadar kârlı bir ticaret yapmadım” diye düşündü.

Ertesi gün, gülde keramet olduğunu düşünen Mahmut amca bu sefer eve gelmeden önce çiçekçiye uğradı. “10 liralık güle bu kadar karşılık alıyorsak 200 liralık bukete neler alırız” diye düşünerek güzel bi


r buket yaptırdı. Vakur bir şekilde evin kapısını çalıp çiçeği uzatınca beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Dün tek bir gül karşısında gözlerinin içi gülen Nejla Teyze, bugün koca bir buket karşısında sadece tebessümü etmişti. Yanında da kuru bir teşekkür! Yılların esnafı bu kârlı alış verişi devam ettirebilmek için bir şeyler yapmalıydı. Ama ne?

    

    Mahmut Amca, “ilk gün kırmızı gül almıştım, dün beyaz gül aldım herhalde rengini beğenmedi” diye düşündü. Bu sefer çiçekçiden bir demet kırmızı gül aldı. Hatta bu güller daha da pahalıydı. Tüm karizmasıyla kapıyı çalınca Nejla Teyze biraz bıkkın bir bakışla “Hayırdır Mahmut, parayı buldun da çiçekçiye mi harcıyorsun, git dün aldıklarının yanına koy” dedi. Mahmut Amca şaşkınlık içinde eşinin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.

Mahmut Amca, hayatta hepimizin yaptığı hatayı yapmıştı aslında. Bir şeylerden keyif aldığımızda, onu daha fazla yapmaya çalışıyoruz. Ne kadar fazla yaparsak o kadar fazla keyif vereceğini düşünüyoruz. Sevdiğimiz bir tatlıyı ne kadar çok yersek o kadar çok tat alacağımızı sanıyoruz. Oysa ki, bu hayatta neyin miktarını arttırırsak, bize vereceği keyfin de tadın da etkisi o kadar azalacaktır. Tıpkı Mahmut Amcanın daha büyük çiçek alıp daha fazla karşılık beklemesi gibi.

Yorum Gönder

Yapılan yorumlar onaylandıktan sonra gözükmektedir.

Daha yeni Daha eski